Baas Rejiminin Baskıcı Politikaları
Suriye’yi uzun yıllar yöneten Baas rejimi, otoriter yönetim anlayışıyla muhalif sesleri bastırmaya çalıştı. Hafız Esad’ın ardından 2000 yılında başa geçen Beşar Esad, reform vaatleriyle halkı umutlandırsa da bu reformların gerçekleşmemesi hayal kırıklığını artırdı. Baskıcı rejim, halkın taleplerine kulak vermek yerine daha sert önlemlerle bu isyanın temellerini attı.
Arap Baharı’nın Etkisi
2011’de Tunus’ta başlayan ve kısa sürede tüm Arap dünyasına yayılan Arap Baharı, Suriye halkı için de bir ilham kaynağı oldu. Komşu ülkelerdeki halk ayaklanmaları, Suriye halkına kendi haklarını talep etme cesareti verdi. Ancak, bu süreç Suriye’de diğer ülkelerden çok daha kanlı ve yıkıcı bir şekilde ilerledi.
Gösterilere Şiddetle Cevap Verilmesi
Mart 2011’de Deraa’da başlayan barışçıl gösterilere rejimin aşırı sert müdahalesi, protestoların tüm ülkeye yayılmasına neden oldu. Protestoculara karşı ateş açılması ve keyfi tutuklamalar, halkın öfkesini artırarak şiddet döngüsünü başlattı. Bu durum, halkın taleplerinin reformdan rejim değişikliğine evrilmesine neden oldu.
Dış Güçlerin Müdahalesi
İç savaş, kısa sürede bölgesel ve uluslararası güçlerin müdahalesiyle daha da karmaşık bir hal aldı. İran, Rusya ve Hizbullah, Esad rejimini desteklerken; ABD, Türkiye ve bazı Körfez ülkeleri muhalif gruplara destek verdi. Bu dış müdahaleler, savaşı derinleştirdi ve çözümü daha da zorlaştırdı.
Radikal Grupların Ortaya Çıkışı
Savaşın uzamasıyla birlikte, radikal gruplar sahneye çıktı. IŞİD ve El Nusra gibi örgütler, kaostan yararlanarak bölgede kontrol alanları oluşturdu. Bu gruplar, iç savaşı sadece bir rejim değişikliği meselesinden çıkarıp uluslararası bir güvenlik sorununa dönüştürdü.
Milyonlarca İnsan Yerinden Edildi
Savaş, milyonlarca Suriyelinin evlerini terk etmesine yol açtı. Ülke içinde ve dışında mülteci durumuna düşen milyonlarca insan, dünyanın en büyük insani krizlerinden birini oluşturdu. Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi komşu ülkeler bu krizin en büyük yükünü taşıdı.
Ekonomik Çöküş ve Açlık Krizi
Savaş, Suriye ekonomisini adeta yerle bir etti. Tarım, sanayi ve ticaretin durma noktasına gelmesi, halkı açlık ve yoksullukla karşı karşıya bıraktı. BM ve diğer uluslararası kuruluşlar, ülkedeki insani yardım ihtiyaçlarının her geçen gün arttığını rapor etti.
Diplomatik Çıkmazlar
Uluslararası platformlarda Suriye krizi için çözüm arayışları sürse de farklı ülkelerin çıkar çatışmaları barış sürecini tıkadı. Cenevre görüşmeleri gibi diplomatik girişimler, somut bir sonuç vermedi ve savaşın daha da uzamasına yol açtı.
Suriye’nin Geleceği Üzerine Belirsizlik
Savaşın üzerinden yıllar geçmesine rağmen, Suriye’nin geleceği hala belirsizliğini koruyor. Ülke, hem siyasi hem de toplumsal olarak derin bir bölünmüşlük içinde. Rejim ve muhalefet arasındaki uzlaşmazlık, bölgesel ve küresel aktörlerin çıkar çatışmalarıyla birleşerek, barış umutlarını zayıflatmaya devam ediyor.