Sabahattin Ali’nin hapse girmesi siyasi düşünceleri ve yazılarıyla doğrudan bağlantılıdır. Özellikle Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla 1932 yılında tutuklanmıştır. O dönem yazdığı bir şiirde, dönemin hükümetini eleştirdiği gerekçesiyle hakkında “devlete ve devlet büyüklerine hakaret” suçlamasıyla dava açılmıştır.
Bu dava sonucunda ünlü yazar Konya ve Sinop cezaevlerinde toplam 1 yıl 2 ay hapis yatmıştır. Sinop Cezaevi’nde geçirdiği bu zor günler, onun edebi yaşamında büyük bir dönüm noktası olmuştur. Cezaevinde yaşadığı deneyimler ve tanıklıkları, birçok eserine ilham kaynağı olmuştur.
Cezaevinden Sonra Sabahattin Ali’nin Kariyeri Nasıl Şekillendi?
Sabahattin Ali, cezaevinden çıktıktan sonra da edebi kariyerine hız kesmeden devam etti. Ancak, düşünceleri ve yazıları nedeniyle baskılardan asla kurtulamadı.
Cezaevinden çıktıktan sonra öğretmenliğe geri dönmek istese de dönemin yönetimi “sakıncalı kişi” ilan ettiği için ona görev verilmedi. Bunun üzerine gazeteciliğe ve yazarlığa ağırlık verdi. 1937 yılında “Kuyucaklı Yusuf” adlı ünlü romanını yayınladı. Daha sonra “İçimizdeki Şeytan” ve “Kürk Mantolu Madonna” gibi ölümsüz eserleri kaleme aldı.
Fakat Sabahattin Ali’nin muhalif duruşu ve iktidara yönelik sert eleştirileri devam ettikçe, üzerindeki baskılar da arttı. Sonunda, 1948 yılında yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Ancak, bu kaçış ona ölüm getirdi!
Sabahattin Ali’nin Dram Dolu Sonu!
Yurt dışına kaçma girişimi, Sabahattin Ali için trajik bir şekilde sonuçlandı. Bulgaristan’a gitmek isterken, Kırklareli’nde gizlice sınırı geçmeye çalışırken öldürüldü. Ölümüne ilişkin birçok karanlık iddia bulunuyor, ancak resmi kayıtlara göre bir sınır kaçakçısı tarafından öldürüldüğü belirtiliyor.
Sabahattin Ali, hem kalemiyle hem de mücadelesiyle unutulmaz bir figür oldu. Onun eserleri, Türkiye’de hâlâ en çok okunan kitaplar arasında yer alıyor!
Sabahattin Ali’nin mirası, baskılara rağmen unutulmadı ve unutulmayacak!
