Kimileri de midesiyle, boğazıyla,kimileri paraya,mala,mülke düşkünlüğüyle kimileri ise çalışkanlığıyla bilinir.
Kimileri mertliğiyle, kimileri kalleşliğiyle,kimileri yardımseverliğiyle, kimileri karnının hasediyle tanınır.
Kimileri de vardır ki,midesine düşkündür,kimileri zevkinin adamıdır,kimileri de dünya yansa umurunda değildir,kimileri de başkaları işin ödünç kavgaya tutuşmasıyla ünlüdür.
Kimisi savurgandır, kimileri sineğin yağını hesap eder,servetine servet,parasının üstüne para koymanın derdinde olmasıyla mimlidir.
Kimileri hayrı hasenatı sever,kimileri para istiflemeyi hayatın tek gayesi sanar, kimileri de eş – dost canlısıdır, kimileri de vurdumduymazlığıyla ünlenmiştir.
Hulusi Devrim’in ise hiçbir olumsuzlukla işi yoktu. Onun insanları makaraya sarmaktan, telaşa kaptırmaktan, en zor anlarında bile güldürmekten zevk alan bir yapısı vardı..
Zira gülmek hastaya ilaç,yaraya merhemdir.
Vefatının üzerinden 19 yıl geçti,arkadaşları,dostları sıkıldıklarında aralarında hala onun şakalarıyla dertlerini hafifletmek, gülmek,neşelenmek teselli olmak isterler.
Çünkü Hulusi Devrim ölüyü güldürecek derecede usta bir ventrolog sanatçısıydı..
(Diğer adıyla Vantrilok aynı ortamda bulunan insanların karşılıklı diyaloğu esnasında kişinin ağzını kıpırdatmadan çıkan sesinin başkasından geliyormuş gibi algılamaktır. Yani sesi bir başkasından geliyormuş gibi konuşabilene Vantrolog denir)
Ayrıca Hulusi Devrim nadir insanlarda bulunan bu özelliğiyle Aydın’ın bir kültür değeri olmayı hak ediyor.
Onu anmak için dostlarından iş insanı Süleyman Tümay’ın organizesinde ve iş insanı Arif Gürdal’ın ev sahipliğindeki bir programda bir araya geldiler
Katılımcılar arasında Aydın eski Valilerinden Muharrem Göktayoğlu,eski Aydın Emniyet Müdürlerinden Tekin Akın,
İş insanları İbrahim Polat, Mümtaz Özalp, Mustafa Ali Parmaksız, Müfit Kasım Bayraktar, Şakir Öğütçü,
İzmir’den eski Trabzon Defterdarı Kenan Karadeniz, İzmirli iş insanı Ali Ünal,
Didim’den iş insanı, turizmci Mustafa Şipal,
Hulusi Devrim’in oğulları Ufuk ve Cem Devrim kardeşler ve diğer konuklar katıldılar.
Tabiatıyla konu Hulusi Devrim ve şakalarıydı :
Hulusi Devrim şakalarıyla kimlerin dizlerinin bağını çözmemişti, kimlerin ödlerini koparmamıştı?
Şoförüne çimento yüklü kamyonu boşalttırmaya mı kalkmamıştı?
Nahit Menteşe’nin bakanlığı döneminde koruma polislerini mısır tarlasından geldiğini zannettikleri sese karşı sipere mi yatırmamıştı?
Bir koruma polisini Vedat Çiftçi’nin çifliği’nde üç kez işçilerin barınaklarına mi göndermemişti?
Aynı çiftlikte Derman Bey dizisinin çekiminde oyuncu Kadir İnanır ve diğer aktrist ve artisleri mi şakalarıyla makaraya dolamamıştı?
Okuduğu üniversitede daha ilk tanışmalarıda oğlunun hocasına yaptığı şakayla birkaç kez koltuğundan kaldırarak pencereden gelen sesi mi araştırttırtmamıştı?
Bir cenazede töreninde bir mezarın başında defin işlemini bekleyen birisine yaptığı şakayla “senin de ecelin geldi” diyerek ödünü mü koparmamıştı?
Yine kambur bir yaşlıya mezardan gelen ses taklidi yaparak “dik yürü” demesiyle ihiyarn dizinin bağını mı çözmemişti?
O daha kimlerin yüreklerini hoplatmamıştı, kimlerin mezarlıkta ödünü patlatmamıştı, kimleri mezar başında ağlarken güldürmemişti?
Daha neler, neler…Nur içinde yatsın.
[article id=”5230″ color=”bg-primary”][/article]