Hayat kadınlarına annelik izni ve emeklilik hakkı tanınacak!

Böylece hayat kadınlığı, ekonomik hayatın diğer alanlarıyla aynı statüde değerlendirilerek, toplumsal bir kabul görmesi hedefleniyor. Belçika’nın bu radikal adımı, dünya genelindeki 52 milyon hayat kadınının durumunu etkileyecek bir gelişme olarak öne çıkıyor.

Erin Kilbride, İnsan Hakları İzleme Örgütü’ndeki araştırmalarıyla bu adımın önemine dikkat çekerek, “Bu radikal bir adım ve şu ana kadar dünyanın herhangi bir yerinde gördüğümüz en pozitif ilerleme,” ifadesinde bulunuyor. Bu durum, diğer ülkeler için de bir örnek teşkil edebilirken, hayat kadınlarının ekonomik ve sosyal haklarının tanınması, onların yaşam standartlarını yükseltmeyi vaat ediyor.

Yeni yasa, hayat kadınlarının güvenliğini artırmayı hedefleyen çeşitli düzenlemeleri de kapsıyor. Cinsel ilişkinin gerçekleştiği her odaya alarm düğmesi konulması zorunluluğu getirildi. Bu tür bir önlem, olası şiddet olaylarına karşı bir koruma mekanizması oluşturmayı amaçlıyor. Ancak bu önlemler, yasanın getirdiği tartışmaları da beraberinde getiriyor. Julia Crumière, Isala isimli sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak çalışan biri olarak, yasanın “doğasında şiddet olan bir işi” normalleştirme riski taşıdığını ifade ediyor. Bu eleştiriler, hayat kadınlarının güvenliğini sağlamak amacıyla yapılan düzenlemelerin yetersiz olabileceğini gösteriyor.

Yasa nasıl bir toplumsal tepki aldı?
Belçika hükümetinin bu kararı, Covid-19 pandemisi sırasında yaşanan protestoların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Salgın döneminde seks işçilerinin devlet desteklerinden mahrum kalması, bu kesimin haklarını savunanların sesini daha da yükseltmesine neden oldu. Bu durum, hayat kadınlarının sosyal ve ekonomik durumlarının iyileştirilmesi gerektiği yönündeki taleplerin artmasına yol açtı. Ancak, yasanın getirdiği değişikliklere karşı çıkanlar, kadınların insan ticareti ve istismara açık hale geleceği endişesini taşıyor.

Belçika’nın hayat kadınlarına tanıdığı haklar, sadece bu kişilerin değil, aynı zamanda toplumun genel yapısının da bir yansıması olarak değerlendirilmektedir. Bu yenilikçi yasa, hayat kadınlarının sosyal statülerini yükseltmeyi hedeflese de, beraberinde getirdiği tartışmalar, yasanın etkinliğini sorgulatacak cinsten. Belçika’nın bu adımı, diğer ülkeler için bir örnek teşkil etse de, uygulamanın nasıl şekilleneceği ve sonuçlarının ne olacağı merak konusu.