Çünkü bilim teknoloji üretir, teknoloji de gücü…
Örnek İran 2017 yılı verilerine göre bilimsel makale üretmede bölgesinde birinci, dünyada 16.cı, atıf sayısında da 17.sıradadır.
.Şimdi siz İran’ın 2 bin 500 km menzilli füze üretebilmesini,bilimsel çalışmalardaki performansından bağımsız bir gelişme olduğunu düşünebilir misiniz?.
Günümüz dünya gerçeğidir, bilim ve teknolojide adınızdan söz ettirebiliyorsanız her alanda güçlüsünüz demektir.
Adnan Menderes Üniversitesi öğretim üyelerinden bazıları bu bağlamda oldukça önemli bir başarıya imza attılar.
Ve Stanford Üniversitesi (ABD) ve Hollanda merkezli bir yayıncılık şirketi olan Elsevier tarafından hazırlanan listede dünyanın en etkili bilim insanları arasına girdiler.
Yine böyle 2019’da Tıp Fakültesi Nöroşirurji Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Turgut da 100 bin bilim insanı arasından ilk 100’e giren Bütün Zamanların en Etkili Bilim İnsanı olmuştu.
Başarılı yeni öğretim üyeleri ise:
Prof. Dr. Atila Yüksel: Turizm Fakültesi,
Prof. Dr. Zekiye Karaçam: Sağlık Bilimleri Fakültesi,
Prof. Dr .Ethem Aktürk ve Doç .Dr Fatih Ersan:Fen Fakültesi,
Doç. Dr Adem Özçelik: Mühendislik Fakültesi,
Dr. Öğretim Üyesi: Abdullah Akpınar Ziraat Fakültesi,
Umulur ki, Üniversite Rektörü Prof. Dr. Bülent Kent de onlara layık oldukları değeri kuru bir teşekkürle geçiştirmez, başarılarına uygun düşen görevlerde değerlendirirse kazanan hem ADÜ hem Aydın hem de Ülke olur.
ADÜ onkoloji servisi “ali kıran, baş kesen” tavrı sergilenecek bir yer değildir
Konu ADÜ olunca bir hayli zamandır baş ağrıtmasına rağmen devam eden bir soruna dikkat çekmek istiyorum.
Hastalığın sıkıntılı olmayanı yoktur ama her halde en ürkütücü en moral bozucu olanı kanserdir. Aksine bu derdi atlatabilmek hastanın moralini yüksek tutmasına bağlıdır.
O nedenle kanserliler bir onkologdan kendilerini anlamalarını bekler. Aksi halde asık surat, ilgisizlik, kapris ve ego şişkinliği bu hastaların iç dünyalarını, morallerini hepten yok eder..
Ayrıca her hastanın doktora olan güveni iyileşmenin yarısıdır..Bu da doktorların hastanın psikolojik durumunu hesaba katarak teline göre oynamalarını gerektirir..
Kaldı ki, kapris yapmak, hastaları azarlamak, dosyalara yazdığı notları “bunu ben yazmadım” diyerek inkâr etmek, hastalara tepeden bakmak hekimlikle bağdaşmaz..
Ayrıca bir onkologdan beklenmeyen davranışları servisteki dosya yoğunluğuna bağlayarak hoş görmek bir beceriksizliğin ve vurdumduymazlığın göstergesidir.
Velev ki, hastanın rapor hakkında başka meslektaşlarının görüşünü de aldığını bilmiş olsun,bir onkolog hastaya “ya ben ya o” diyemez..Tek yetkili olsa bile o doktor bu hakkı kendinde göremez.
Ama ne çare ki, bu tür tavır ve tutumlar yönetim boşluğu olan kurumlarda olur. O nedenle hem rektörlüğün hem de hastane yönetiminin onkoloji servisinde olan, biten hakkında “haberimiz yoktu” diyebilirler.
Çünkü gündemlerii değil..
Avukatlık Sertifika Töreninde gurur, heyecan, duygu ve sevinç birlikteydi
Melisa Nur Yıldız… Mübin Mehmet Erten… Sarp Yakan… İlayda Demiray…Açelya Tuğrul…Yağmur Akarca…Gülüzar İlgin…Büşra Erol…Fethican Karcı…Davut Tosun…Necla Nur Karakaya…Erkan Erdoğdu…
On iki genç avukatın baro sosyal tesislerinde yapılan yemin ve sertifika töreniyle (30 Eylül) mesleğe ilk adımlarını attılar.
Törende genç avukatlar yaptıkları kısa konuşmada genelde ailelerine ve kendilerini avukatlığa hazırlanmada rehberlik eden “üstatlarına” teşekkür ettiler.
Bazıları heyecandan konuşmakta zorlandı, bazıları rahattı, içlerinden duygusallaşan, konuşmasını yarıda kesenler oldu, bir kaçı heyecanlandı, konuşmak istemedi.
Üstatlardan kısa kesip genç avukatlara başarı dileyen de oldu,buna ek olarak öğüt verenler de çıktı, mesleğe hazırladığı gençten çok şeyler öğrendiğini itiraf edenler de görüldü.
Törende Akın Yakan ve Fatma Asrav Çanakkalelioğlu gibi müşterek üstatlığını yaptıkları oğulları Sarp Yakan’a birlikte cübbe giydirmenin onur, gurur ve sevincini yaşayanlar da vardı.
Üstatlardan Volkan Kocaman gibi depremde evleri yıkılan ve Kuşadası’ndaki yakınlarına sığınan Mübin Mehmet Erten’e sahip çıkan ve onu himayesine alan güzel insanlar da vardı.
Nazilli’den Yasin Alperen Demiray gibi üstatlığını yaptığı eşi İlayda Demiray’a cübbe giydirmenin heyecan ve gururunu yaşayan ve töreni eşine övgü dolu sözler söylemek için fırsata dönüştürenler de oldu.
Velhasıl sertifika töreninde gurur, heyecan, duygu ve sevinç hepsi bir aradaydı.
[article id=”5261″ color=”bg-primary”][/article]