Her şeyden önce ormanda yaşayan karıncaların, kaplumbağaların, sincapların, yılanların, farelerin, tilkilerin daha adlarını sayamadığımız binlerce canlının yok olması sonucu yakın zamanda dengelenemeyecek insan yaşamına vereceği bir zarar var.
Diğer taraftan yangınların zeytinliklerini, incir bahçelerini, otlakları, kestanelikleri, cevizleri, elma bahçelerini yok etmesiyle vatandaşın uzun vadede bir kaybı da olacak.
Beş yılda Aydın’da yanan alan 2 bin 274 hektar… Bu alanlar en az 15 yılda eski halini alır.
Yangınların çıkışında birinci neden kasıt ihtimali olabilir ancak bu niyetle ormana zarar verenlere insan denemez.
Bir de yangın ihtimali olan alanlarda mangal yakan, arabadan izmarit atan, plastik boru eklemek ateş yakan ve benzer davranışlarda bulunanlar var ki,onlara bir sıfat bulmak zor,ne dense azdır.
Devletin yetkilerine göre ise yangınların çıkmasında ve artışında birinci neden iklim değişikliğidir. Ancak kurumların buna hazırlıklı olması gerekirdi. Tam tersi oldu uzun vadede var olan uygulamaların çoğuna son verildi.
Eskiden orman köylüleri yangını önlemede ve söndürmede en büyük güçtü. Yangını ilk çıktığında büyümeden onlar söndürürlerdi. Devamı halinde ekiplerle birlikte aktif olarak söndürmeye katılırlardı.
Çünkü orman köylüsünün hayvanlarını otlatma, odununu, ucuz kerestesini ormandan temin etme, orman muhafaza memurlarının köylü gençler arasından seçilmesi i gibi avantajları vardı.
Haziran Ekim ayları arasında günün 24 saatinde görev başında olan yangın söndürme ekipleri elemanları da bölgenin yabancısı olmayan köylüler arasından seçilirdi.
Onlar da bölgeyi iyi tanımalarının yanında ateşin nerede önü kesilebileceğini, hangi hallerde karşı ateş yakılacağını iyi bildikleri şerit açmanın ve yangının ustasıydılar.
Devlet bu uygulamalardan vazgeçince yangınlarla baş etmek de zorlaştı.2003 yılında orman muhafaza memurlarının köy gençleri arasından seçilmesi uygulamasına son verdi.
2012’de çıkan BŞB yasasıyla köyler mahalle olunca orman köylüsünün imtiyazları da son buldu.2018’de köylünün orman yangınlarındaki sorumluluğu da kaldırıldı.
Ayrıca eskiden asker yangında hazır güçtü ve örnek biz asker olduğumuz dönemde (1977) Bolu’dan gittiğimiz Karabük’te bir hafta yangın söndürmüştük. Bolu’da ihtiyaç duyulan yangında Tugay aktif görev alırdı.
Günümüzde orman köylüsü ve asker yerine uçaklara ve helikopterlere güveniliyor ama açık arazide her şeyde olduğu gibi orman yangınlarında da en etkili gücün insan unsuru olduğu unutuluyor.
Oysa köylülerden oluşan yer ekiplerinin yangına ilk müdahaleleri yanında yangının tekrar başlamasını önlemek için yapacakları soğutma çalışmaları da felaketin daha fazla yayılmamasında da önemlidir.
Demem o ki:
BİR: Yangınlarda olağanüstü sıcakların etkisi vardır ama can ve mal kaybına yol açacak şekilde uzun sürmesinde asıl neden BŞB uygulamasının il idari sınırlarını içine alacak şekilde genişletilmesi sonucu köylerin mahalle yapılmasıyla ormanların sahipsiz kalmasıdır.
İKİ: Orman yangını söndürmek bilgi ve tecrübe ister. Bu tür işlerde “bizdendir” yöntemiyle işe alınan fakat ormana yabancı, kazma, kürek, tahra, orak, balta, nacak nedir bilmeyenler başarılı olamazlar.
Hatta acemilikten yapacakları yanlışlar sönen yangını tekrar başlatma gibi büyük felaketlere neden olabilir.
ÜÇ:: Bir kanunun çıkarılma aşamasında devlet aklı süzgecinden geçirilmezse fayda temin edelim derken- köylerin mahalle yapılmasıyla ormanların sahipsiz kalması gibi-ileride telafisi mümkün olmayacak maddi,manevi zararlara yol açılabilinir..
DÖRT: Yangında uçak, helikopter,arozöz gibi teknik araçlar .her zaman önemlidir ancak söz konusu orman yangını ise yetişmiş insan unsuruna da en az mekanik araçlar kadar ihtiyaç duyulabileceği zamanlar vardır..
BEŞ: Devlet adamı yüz yıl ilerisini görenlere denir. Bu basiret olmadan “Ben yaptım oldu” mantığının bir ürünü, ömrü 20 yıl bile sürmeyen yasa çıkarıldığı sürece olacağı budur.
O bakımdan orman yangınları bir sonuçtur.
[article id=”5213″ color=”bg-primary”][/article]