Aydın’a devlet yatırımları niye en son gelir, hiç düşündünüz mü?

Sosyoloji bilimine göre, getireceği fayda açısından devlet tarafından planlanan yatırımlar ikiye ayrılır:

İlki; ülke kalkınmasına katacağı katma değer, milletin refah ve mutluluğu açısından genel menfaat.
İkincisi de kent halkının ihtiyacı olan bir tesisin yapılması ve bölge insanına çalışma alanı sağlayacak olmasıyla yerel menfaat…

Genel menfaatte bir rekabet söz konusu değildir. Devletin ilgili bakanlıkları kaynakları dikkate alarak yatırımları ve zamanlamasını planlar, vakti gelince de gerçekleştirmek için düğmeye basar.

Eğer yer belirtilmemişse, bölgeler ve kentler arasında yatırımı kapma mücadelesi başlar. Ankara bu yönüyle tam bir kurtlar sofrasıdır.

Hangi ilin bakanlıklarda ya da Ankara bürokrasisinde ağırlığı daha fazla ise, milletvekilleri de çetin cevizse, suyu ilk serin içecek olanlar onlardır.

Söz konusu Aydın olduğunda, birlik olamayan illerin milletvekillerini Ankara bürokrasisi çok sever. Neden mi? Çünkü geçimsiz diğer illerin müdürlerini tayin edebilecek milletvekillerine sahip olan iller bunlardır. Ağırlıkları olmadığından, itiraz da etseler dinleyen çıkmaz.

Hemşerilerinden ehliyetli müdür olursa, yarın ne olur ne olmaz, karşılarında aday da olabilirler.

O nedenle sürgün müdür, çalışsın çalışmasın… Ne şeytanı gör, ne de salavat getir.

Diğer taraftan, eğer Aydın dışında Türkiye’nin Adliye Sarayı yapılmadık ili kalmadıysa bu utanç verici bir durumdur.

Adliyede salon yokluğundan çoğu duruşma hâkimlerin odalarında yapılmaktadır.

Yeni Adliye Sarayı’nın ne zaman yapılacağı belli değil. Yapılacak olsa bile tasarruf tedbirlerine takılırsa, o düğümü Ankara’da çözecek Aydınlı bir babayiğit var mı?

Şehir Hastanesi yapılıyor, ancak 2024 yılbaşında hizmete girecekti. Olmadı, bu gidişle yakın zamanda biteceğe de benzemiyor. Daha yolları yapılmadı.

İlginç olansa, yol yapımı üzerinden siyaset yapılmasıdır.

Ne kadar ucuz bir siyaset, yazıklar olsun…

O siyaseti yapanlar, Aydın’da devlete ait hastanelerde sıraya girsinler de yakın zamanda muayene için göz, gastroenteroloji gibi branşlarda bir sıra alsınlar.

Aydın Devlet Hastanesi’nde sekizer kişilik odalarda bir gün kalsınlar bakalım, katlanabilecekler mi?

Yazık bu kentin sahipsizliğine…

Yarım yamalak da olsa bir şehir stadımız vardı. O da yıkıldı. Bir anda 1 milyon 170 bin nüfuslu Aydın’ın başkenti statsız kaldı.

Yerine Atatürk Parkı ve bireysel sporların yapılabileceği spor tesislerinin inşa edileceği söylendi.

Ancak rantçıların bu alanı konut yapmak için gözlerine kestirdikleri ve emellerine ulaşmak için her türlü maddi fedakarlıkta bulunabilecekleri de unutulmamalıdır.

Onlar amacına ulaşır, stat yapılaşmaya kurban edilirse bu şehre yazık olur.

Ön ayak olanlar da vebalinden kurtulamazlar.

Statta yarı olimpik yüzme havuzunu Ankara’dan koparacak bir babayiğit çıkmadığı için, aslında bu çağda utanılacak bir konu olduğu halde, övünülen portatif bir yüzme havuzu da vardı.

O da yok olunca, çocuklar yüzecek sudan da oldular.

Bir kasaba stadı büyüklüğünde, 8 bin seyirci kapasiteli olacağı söylenen yenisinden ise bir haber yok.

Olsa da yakın zamanda gerçekleşeceği beklenmemeli…

O da Adliye Sarayı ve Şehir Hastanesi gibi, takipsizlikten ve sahipsizlikten makul görünen bir bahaneyle tasarruf tedbirlerine takılabilir.

Kimse de sesini çıkarmaz.

Çünkü Aydın Ankara’da sahipsizdir.

[article id=”5216″ color=”bg-primary”][/article]