Devamla, “Bu insanlar evlenemeyince soyları da tükeniyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Önümüzdeki yıllarda şehrimizde soyu tükenen ÇİFTÇİ ailelerle çok karşılaşacağız. Ayrıca, bazı kişilerin, evlenemedikleri ve aile kuramadıkları için soy kütüklerini siliyoruz.” serzenişinde bulundular.
Muhtarlarımızın tespitleri devam ediyor: “Çiftçilik artık o kadar kötü bir noktaya geldi ki, siyasi saiklerle çiftçilik 20 yılda bitti. Çiftçilikle birlikte ailelerin soyları da sürekli tükeniyor. Artık köylü ve çiftçiyle evlenen kadın yok. Bu çok acı bir durum. Bırakın çiftçiliği, soyumuzu da kaybettik.”
Bu sorunu Aydın Milletvekilleri ve devleti yönetenlerin görmeleri lazım. Ancak buna kafa yoran yok maalesef.
Bu yazımda, özetlediğim bu başlıkların hepsini detaylıca göreceksiniz. Aydın Milletvekilleri, Ziraat Odası ve Vali hastane ziyareti yapacaklarına köylüyle bir araya gelsinler. Çiftçinin isteği bu.
Aydın Ziraat Odası Başkanı Mehmet Kendirlioğlu, “Çiftçi açısından durum çok kötü bir noktaya doğru gidiyor. Özellikle de kasım ayından sonra çiftçi iflas bayrağını çekecek, Ziraat Bankası başta olmak üzere bankalara kredi borçlarını da ödeyemeyecek. Sonucunda bu verimli araziler zengin ağa babalarının eline geçecek.” diyor.
Buraları üretim yapılmayan boş arazilere dönüşecek, çok yazık. AK Parti iktidarının zaten buz gibi erimesinin tek sebebi de çiftçiye değer vermemesi. Bakın, Aydın Milletvekilleri içerisinde tarımla uğraşan ve çiftçiyi düşünen yok. Bunların arasında sadece eski Milletvekili Rıza Posacı var. O da “Çiftçilerle birlikte Ankara’da dertlerini Bakanlıklara anlatmaya gitti” denilerek “yancı” diye eleştirildi.
EFELER ZİRAAT ODASI MECLİS ÜYELERİ
SIRA NO
ADI SOYADI
GÖREVİ
1
Mehmet KENDİRLİOĞLU
Yönetim Kurulu Başkanı
2
Rıza POSACI
Meclis Üyesi
3
Tahir HAN
Meclis Üyesi
4
Mehmet YILDIZ
Meclis Üyesi
5
Faik YILDIRIM
Meclis Üyesi
6
Ahmet KORKMAZ
Meclis Üyesi
7
Sabahattin SOLAK
Meclis Üyesi
8
Mustafa ÖZKARA
Meclis Üyesi
9
Abdülbaki ALTAN
Meclis Üyesi
10
Halil AŞĞIN
Meclis Üyesi
Rıza Posacı, EFELER ZİRAAT ODASI İKİNCİ SIRA MECLİS ÜYESİ. Çiftçilerin derdini Bakanlıklara anlatmaya ÇİFTÇİ DOSTU ve ZİRAAT ODASI ÜYESİ BU ADAM GİTMEYECEK DE KİM GİDECEK?
ÇİFTÇİNİN DERDİNİ EN İYİ O BİLİYOR. ONUN İÇİN ÇİFTÇİLER KENDİSİYLE GİTTİLER. Üstelik AK Parti Eski Milletvekili. Bir bardak suda fırtına koparmanın âlemi yok. Adam üstelik aşağıda listesini sunduğum seçimlere liste başı olarak girmiş.
Şu anda size sunduğum listede Sn. Posacı, Aydın Efeler Ziraat Odası birinci sıra Yönetim Kurulu Üyesi. Geçen toplantılarına katıldım. Toplantıda konuşulanları dinlemenizi isterdim. Çiftçi, Hükümete karşı çok büyük kızgınlık içerisinde. Sn. Posacı ve Sn. Başkan bu kızgınlığı gidermeye çalışıyor.
Devleti yönetenler bu durumu görsünler. Benzer durum Söke ve diğer ilçeler için de geçerli. Maalesef Aydın Milletvekilleri bu sorunlarla ilgilenmiyor ve çiftçileri ziyaret etmiyorlar. Köylüyle ilgilenmiyorlar. Köylü ve çiftçi çok dertli.
Çok acı ve üzücü bir durum. Bu insanların dertleriyle ilgilenen ve sorunları Ankara’ya götüren Sn. Rıza Posacı ve Sn. Ahmet Ertürk’ü kutluyorum. Sn. Vekiller çiftçinin derdini biliyorlar. Diğer Aydın Milletvekillerinin de çiftçiyle birlikte olmaları lazım. Aydın Valisine giderek çiftçinin sorunlarını çözemezsiniz. Çiftçi ve köylünün sorunlarını çözebilmeniz için köye gitmeniz lazım. Sn. Vekiller, çiftçi ve köylüyü ziyaret eden kişilerle birlikte olup çiftçinin dertlerini onlardan öğrenmenizi bekliyoruz.
AYDIN AK PARTİ İL Başkanı Gökhan Ökten ve Kadın Kolları Başkanı KAYIR’ın ÇİFTÇİNİN SORUNLARIYLA İLGİLİ hazırladıkları bir rapor bile yok. İşte bunun için Aydın’da son seçimlerde çiftçiden oy alamadılar ve YÜZ BİN FARK YEDİLER.
Çiftçilerin sorunlarını, çiftçilikten gelen ve hala çiftçilik yapan, köylüyle yakın temas kuran özellikle Rıza Posacı ve Ahmet Ertürk gibi kişiler çok iyi biliyorlar. Çiftçi ve köylüyle ilgili çok önemli bilgi kaynakları bu insanlar. Aydın mevcut AK Parti Milletvekillerinden KÖYLÜ OLAN VE ÇİFTÇİLİK YAPAN KİMSE YOK.
Özellikle Rıza Posacı, Aydın tarımı konusunda, Ahmet Ertürk ise hayvancılık ve süt konusunda birer otorite. AK Parti Aydın İl Başkanının, bu kişiler ve Aydın AK Parti Milletvekilleriyle kriz toplantıları düzenleyip şehrin tarımıyla ilgili mutlaka bir ajans çalışması yapması lazım. Aslında bu işleri Aydın Valisinin yapması ve krizi yönetmesi gerekir. Ancak Sn. Validen çiftçi ve köylünün sorunlarıyla ilgili bir verim ummak mümkün değil.
Kendisini, ziraat odalarının ve çiftçinin hiçbir çalışmasında görmüyoruz. Aydın Valisi Sn. Yakup Canbolat günü kurtarıyor. Aydınpost Genel Yayın Yönetmeni Erman Çetin’in “Milli parkta tarikatçılar kalıyor.” iddiası ile diğer bazı konulara ilişkin sorularına cevap vermiyor. Sn. Valinin yaşadığımız yangınlar ve çiftçi ile köylünün sorunlarıyla ilgili bir kere basın toplantısı düzenlediğini dahi görmedik. Çünkü, onun derdi Aydın değil ki. Burada 3-5 yıl kalacak, KALIRSA TABİİ, sonra çekip gidecek. Biz Aydın’ın sorunlarıyla ilgilenen Vali istiyoruz, böyle Vali istemiyoruz. Lafı eğip bükmeye gerek yok.
Bugün karpuz ve domates başta olmak üzere tüm ürünler tarlada kaldı. Aydın Valisinden bir ses var mı, yok. O yüzden, benim de kendisinden bir beklentim yok.
Buradan Sn. Mustafa Savaş’a sesleniyorum: Sn. Mustafa Savaş, çiftçiyle daha çok ilgilen. Sn. Seda Sarıbaş ile Sn. Ömer Özmen bu konuları bilmiyorlar. Sn. Ömer Özmen çiftçinin hukuki sorunlarıyla, Sn. Seda Sarıbaş ise köylerdeki gençlerin ailesel sorunlarıyla uğraşabilir. Sn. Mustafa SavaŞ, bu konuları çok iyi bilen Ahmet Ertürk ve Rıza Posacı’yla konuşarak birtakım adımlar atabilirsin.
Aslında, Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın atadığı Aydın Valisi’nin bunlarla ilgilenmesi gerekir. Ama onda böyle bir niyet yok. HALK ve ÇİFTÇİNİN DERDİYLE DERTLENSEYDİ ONLARLA BİR ARAYA GELİRDİ. MAALESEF, bunların hiçbirini yapmıyor.
Yaptığı tek şey, AYDIN TARİHİ, EFELER, ATATÜRK ve KADINLARIMIZI ANLATAN RÖLYEFLERİ VALİLİK BİNASINDAN KAZITMAK. ÇOK YAZIK.
TARIMA DÖNELİM TEKRAR. Türkiye dünyada 80’li yıllara kadar kendi kendine yeten 5 tarım ülkesinden biriydi. Tarım politikalarındaki yanlışlar sonucu bu konumunu yitirdi. Devletin tarım yardımları ve desteklerinin ürün ve üretim bazında değil de arazi ve para dağıtma şeklinde yapılmasıyla artık ülkemiz kendi kendine yetemez ve daha çok tarımsal ürün ithal eder hale geldi. AK Parti’nin ilk yıllarında arazinin bölünmesi sonucunda ürün verimliliğinin düşmesini engellemek amaçlı çıkarılan kanunlar da tam işe yaramadı. Özellikle son yıllarda Bakanlardan “eğer göçmenler olmazsa, Türkiye’de artık tarımsal üretim yapmak mümkün değil” gibi ifadeler duyunca, Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip memleketimde sahaya inip araştırmalar yaptım.
Çiftçilik aslında bir aristokratlık göstergesi. Avrupa ve Amerika’da en prestijli mesleklerden sayılıyor. Diğer ülkelerdeki çiftçiler hükümetleri sarsacak yetkilere sahipler. Tüm bu gerçekler karşısında çiftçiliğin neden Türkiye’de beğenilmediğini öğrenmek istedim. Gözlemlerimi sizlerle de paylaşmak istiyorum değerli okuyucularım.
1- Şehirleşme, köy yaşamını olumsuz etkiledi ve zorlaştırdı.
2- Korelâsyonla, sebep sonuç ilişkisini ayırt edemeyen liyakatsiz yetkililerin, son ürünün fiyatını belirlemek amacıyla ürünün çiftçideki fiyatını düşük tutma çabaları üretimi azalttı.
3- Çiftçilerimiz, üretim ve hijyen konusunda eğitilmediği için kalite düştü. Aslında bu, köy enstitülerinin kapanmasıyla başlayan bir süreçti. Islah ve melezleme yapılmayan ürün üreten ülkelerin ihracat yapabilme şansı yok.
4- Tarım Bakanlığı saha ve çiftçilerden uzaklaşıp sekreterlik yapmaya başladı. Şu anda sahaya çıkmak için kullanacakları araç bile yok. “Biz devlet memuru olduk, niye bu gübre kokan çamurlu yerlere gidiyoruz?” diyorlar adeta. Bu zaten yaşlanan çiftçiyi aşağılayan bir tavırdı.
5- Tarımsal envanterimiz yok. Veri tabanı oluşturulmuyor.
6- Popülist politikalar ve kısa vadeli kararlarla pazarı zor yakalanmış ürünlerin ihracatı durduruldu.
7- Ürünlerimizin markalaşması gerekirdi. Bu bağlamda çalışmalar yapılmadı.
8- Bir üretim kültürü yaratılıp ürünlerde standardizasyon sağlanamadı.
9- Devasa yapılarda kurulan kooperatiflerde apolitik ve doğru kooperatifçilik yapılmadı.
10- TİGEM’lerin kurulduğu dönem benimsenen amaçlardan hızla uzaklaşılıyor. Amerikalılar kendi tohumlarını bizim topraklarımızda ucuz taşeron kullanarak ürettikleri ürünleri Avrupa’ya gönderiyorlar.
Kısaca, fiyat öngörülebilirliğiyle planlı bir üretim yapılabilmesi çok kolayken Türkiye’de tarım yabancı marka traktörler, gübreler ve mazotla şu anda yabancı işçinin çalıştığı bir sektör haline geldi. Maalesef bu durumun bir sonucu olarak çiftçi gençler evlenemiyor ve soylarının tükenmesine engel olamıyorlar. Bu kadar bilgi ve yorumun ardından röportajımıza geçebiliriz.
Değerli okuyucularım, bu röportajı, Aydın Efeler Ziraat Odası Başkanlığının davet edildiğim, her salı günü yapılan yönetim kurulu faaliyet toplantısında yaptım. Yönetim Kurulu Üyesi ve AK Parti Eski Milletvekili Sn. Rıza Posacı ile Efeler Ziraat Odası Başkanı Aydın Ziraat Odaları İl Koordinasyonu Başkanı Sn. Mehmet Kendirlioğlu’nu dinledim.
· Ahmet Gözen: Kendinizden bahseder misiniz biraz?
· Sn. Mehmet Kendirlioğlu: 1960’da Aydın Merkez’e bağlı Böcek Köyü’nde doğdum. İlkokul ve ortaokulu Aydın’da bitirdim. Isparta Eğitim Enstitüsü’nde 1973-1976 arası okudum. 1980 ila 1985 arasında İstanbul Sarıyer Pınar Mahallesi’nde öğretmenlik yaptım. Babamın vefatının ardından ailenin dağılmaması için Aydın’a dönüm. Çünkü biz YEDİ kardeşiz ve en büyük benim. İki çocuğum var. Birisi kız, diğeri erkek. BEŞ de torunum var.
· Ahmet Gözen: Başkan, öğretmenliği bırakıp Aydın’a döndünüz. Babanızdan kalan tarım arazilerini ekmeye başladınız. Tarımda dernekçilik konusuna nasıl dahil oldunuz? Ayrıca, Ali Uzunırmak’ın teşvikiyle MHP’den Aydın Belediye Meclis Üyeliği de yaptınız. Anlatır mısınız?
· Sn. Mehmet Kendirlioğlu: 1986’da çiftçiliğe başladım .10 ila 11 yaşımdan bu yana traktörün üstündeyim. Zeytincilik ve hayvancılık yapıyorum. YÖRÜĞÜM. 1986 yılında Tariş’te cemiyetçiliğe başladım. Aydın’da zeytinyağı kooperatifi kurdum. Halihazırda bu fabrika 10 milyon kg zeytin işliyor. Tariş’te başkanlığa aday oldum; çok az oyla seçimi kaybettim. Sn. Rıza Posacı Aydın Efeler’de yıllarca ziraat odası başkanlığı yaptı. Kendisi AK Parti Milletvekilli olunca görevi ben devraldım.
Sn. Vekilimin başkanlığımda Ziraat Odası Meclis Üyeliği devam ediyor. Kendisi Meclis Üyesi sıfatıyla her sorunumuzu çözmek için yardımcı oluyor. Aramızda TARIM ARKADAŞLIĞI var.
· Ahmet Gözen: Sn. Başkan, Aydın tarımı şu anda ne durumda? Önce pamukla mı başlayalım, yoksa sebze ve zeytinle mi?
· Sn. Mehmet Kendirlioğlu: Aydın, Büyük Menderes’in suladığı çok güzel bir vadi. Bu vadide fındık ve çaydan başka her türlü ürün üretiliyor. Hatta son yıllarda fındık bile üretiliyor. Bozdoğan’ın, Germencik’in üstündeki köylerinde fındık üretimi var. Ancak, KURAKLIK çok büyük tehlike.
2007’den bu yana tarımsal kuraklık kapımızı çalmaya başladı. 2021’den sonra anormal bir kuraklık yaşıyoruz. Bu da üretimimizde kaliteyi düşürüyor. Pamuk ve yem bitkilerinin sulanması çiftçimizi zora sokuyor. Bu durumdan hayvancılık da etkilenecek. Biz sorunların yanı sıra çözümleri de söylüyoruz. Biz çözüm noktasında da varız. Devletin her kademesinde sorunlarımızı anlatıyor ve çözüm önerileri de sunuyoruz.
Aydın Ovası’nın 15 ila 20 yıldır su sorunu var. Bunu da anlatıyoruz. Sorunun kaynağı DALAMAN ÇAYI’NIN KEMER BARAJI’NA BAĞLANMASI. Dalaman’ın 1,2 milyon ton suyu denize akıyor. Bu çay bir tünelle Kemer Barajı’na bağlanacak. Bunun çalışmaları başladı.
· Sn. Rıza Posacı: 2007 yılında ben Aydın Ziraat Odası’na girdiğimde Sn. Kemal Çetin Dalaman Çayı projesini Odaya getirdi. Ben projeyi devamlı gündemde tuttum. Buna vekilliğim döneminde de devam ettim. Bu proje Aydın Ziraat Odalarının projesidir; KİMSE SAHİPLENMESİN.
· Ahmet Gözen: Oda Başkanı olarak AYDIN’IN tarım üretimi konusunda ne dersiniz? Millet devletten çok şikâyetçi. Ürün tarlada kaldı.
· Sn. Mehmet Kendirlioğlu: Tarımda bugün sorun var; yarın da olacak. Mesele bu sorunları en aza indirmek. Aydın tam bir tarım kenti. Nüfusunun yarıdan fazlası tarımla meşgul. Pamuk para etmeyince vatandaş diğer ürünlere yöneliyor. Bu yüzden ürünler tarlada kalıyor. Ekimde planlama yok. Bu sene karpuz ve domates maalesef bir kilo bile satılmadı ve tarlada kaldı. Hayvancılık ve yem bitkilerinde de aynı zorlukları yaşıyoruz. En büyük sıkıntımız girdi maliyetleri ve işçilik. Şu anda çiftçimiz tarlasında harcadığı parayı geri alamama riskiyle karşı karşıya. Önümüzdeki aylarda en büyük sıkıntı pamukta yaşanacak. Geçen sene 20 ila 22 lira olan pamuk bu sene de yaklaşık bu fiyatlardan satılacak. Hâlbuki 1 kg pamuğun maliyeti 30 liranın üzerinde. Bu durumda zarar ederiz. Bu sene bundan dolayı çiftçi BANKALARA BORÇLARINI ÖDEMEZ, ÖDEYEMEZ. Kasımda hacizler ve kavgalar başlar ve SOSYAL BİR PATLAMA YAŞANABİLİR. ŞU AN ÇİFTÇİ DİKEN ÜSTÜNDE, ADETA PATLAMAYA HAZIR BOMBA GİBİ. NE ZAMAN NE YAPACAĞI HİÇ BELLİ OLMAZ. Ben Başkan olarak bu yaşıma geldim, 50 YILDIR BU İŞLERİN İÇİNDEYİM, DAHA BÖYLE BİR SIKINTI GÖRMEDİM. Şu anda ürettiğimiz ürünü satamayacak durumdayız.
· Ahmet Gözen: Sn. Başkan şu an yanımızda AK Parti’nin Eski Milletvekili ve Efeler Ziraat Odası Meclis Üyesi Sn. Rıza Posacı var. Sn. Posacı siz ne diyorsunuz bu duruma?
· Sn. Rıza Posacı: Siyasi kimliğim de olsa ben doğru ne ise onu konuştum hep. Ben önce çiftçiyim. Bu durumu üst noktalara aktarmak durumundayım. ASLA YALAKALIK YAPMADIM. Şu an üretici ürününü satamıyor. Böyle acı bir tablo olamaz. Hiç yaşamadığımız bir durum. Üretici mutlu değil. Sadece bamya üreticisi mutlu. Benim elimde buğday kaldı; geçen seneden pamuk var. Piyasa oluşmadığı için satamadım. Hayvancılık da aynı, alım yok.
Aydın çiftçisi üretiyor ama satamıyor. Bunun için de mutlu değil. Çine’de bir çiftçimiz 60 dönüm karpuz ekti. Bir kilo bile satamadan ürünü tarlada bıraktı. Zararı 600 bin lira. Fazla lafa gerek yok.
· Ahmet Gözen: Şu anlattıklarınızdan çiftçinin perişan olduğunu anlıyorum. Son 50 yılda görülmeyen sıkıntı bu iktidar döneminde yaşanıyor. Çözüm öneriniz ne?
· Sn. Mehmet Kendirlioğlu: Yukarı kademelerde alınan kararlarda biz yokuz. Mesela, SÜT KONSEYİ DİYE BİR OLUŞUM VAR. İÇİNDE ÇİFTÇİ VE ÜRETİCİ YOK. TAMAMI SÜT SANAYİCİSİNDEN OLUŞUYOR. Böyle olmaz Ahmet Ağabey. Üreticinin olmadığı yerde alınan kararla başarılı olunmaz. Sütü biz üretiyoruz, fiyatı başkaları, yani süt sanayicileri belirliyor. Bu çok çarpıcı bir örnek.
Devleti yönetenler zeytinyağı ihracatını yasakladılar. Gelecek yıl üretici maliyetleri karşılayamadığı zaman zeytini dalında bırakır. Bu sefer zeytinyağı inanılmaz fiyatlara yükselir. 2025’te rekor fiyatlar görürüz. Bu sefer de zeytinyağı ithal edilir. Yazık değil mi? Devlet bu serbest piyasada üreticiyi desteklemeli ve üretimin, ihracatın önünü kapatmamalı. Buralarda biz söz sahibi olmalıyız. Destekleme miktarları da yeterli değil.
· Sn. Rıza Posacı: Eskiden pamuk ve zeytinyağı destekleri CENT üzerinden belirlenirdi, şimdi TL üzerinden belirleniyor. Ancak bunlar gülünç rakamlar. Bu arada Bakanlık şöyle bir hata yapıyor: Salça, zeytinyağı, süt tozu ve limon ihracatını yasaklıyor. Hayvan ithal edip Türkiye’de hayvancılığı zor duruma sokuyor.
Ancak hemen çiftçi suçlanıyor. Yurt dışından gemilerle hayvan getiriliyor. Bakan göreve başlayınca bu lobiler hemen etrafını çevirip ithalat kılıcını sallıyorlar. Türk üreticisini perişan ediyorlar. Yemde de benzer oyunlar var.
· Ahmet Gözen: Başkan, görüyorum ki, bu iktidar döneminde çiftçi çok dertli. Çok sorunları var. Sizinle ilgilenen yok. Bu röportaj vesilesiyle başka neler diyeceksiniz?
· Sn. Mehmet Kendirlioğlu: 2007 de yine böyle sıkıntılı bir dönemdi. Mısır tarlasına girdim ve “ALLAH’IM BU ÇİFTÇİLİĞİ ÇOLUĞUMA ÇOCUĞUMA NASİP ETME” dedim. Ama duam kabul olmamış ki oğlum devam ediyor.
Değerli okuyucularım, burada araya girmek durumundayım. NE KADAR ACI DURUMDAYIZ, GÖRÜYOR MUSUNUZ? BU İFADELERİ DEVLETİ YÖNETENLER, İKTİDAR MİLLETVEKİLLERİ DUYSUNLAR. Gel de şimdi Atatürk’ü anma! O “Köylü milletin efendisidir.” derken çiftçiyi kast ediyordu. Çiftçi ise yaptığı işten uzaklaşmak için Allah’a dua ediyor. Gerçekten içler acısı bir durum. İşte tam da bundan dolayı son seçimlerde AK Parti Aydın’da 100 bin fark yedi. CHP’nin de bir tarım programı yok.
· Sn. Mehmet Kendirlioğlu: Türkiye’de aile çiftçiliği korunmalı. Şu anda köylerimizde geçlerimiz evlenemiyor. Çiftçi erkeklere kız vermiyorlar.
· Aileler kızları için şehirde bir ev, 08.30’da başlayıp 17.30’da biten bir iş, cumartesi ve pazar tatili, kızlarının sosyal hayatı olsun istiyorlar. Çiftçi 24 saat çalışır; kimse çiftçi olmak istemiyor. Çünkü cazibesi yok. Çiftçi para kazansa bunların hiçbiri olmaz. Bundan dolayı köylerde ailelerin soyları tükeniyor. Köylerde evlenemeyen ne kadar genç var; devletin Aile ve Sosyal Müdürlükleri gidip baksınlar.
· Burada diğer önemli konu ise şu: Çiftçi gençler aylık 7 bin TL BAĞ-KUR ödemesi yapmadıkları için sosyal güvenlik şemsiyesi dışında kalıyorlar. Bu çok büyük bir yara ve mutlaka halledilmesi ve bu gençlere yardım etmemiz gerekiyor. 30 yıl sonra sosyal güvencesi olmayan çok insanla karşılaşacağız.
· Ahmet Gözen: Başkan son sözlerinizi alayım. Bir sürü konu var. Bunları da bir dahaki sefere konuşalım. Aydın Milletvekillerinin tarıma bakışını nasıl buluyorsunuz?
· Sn. Mehmet Kendirlioğlu: Biz ÇİFTÇİLER ürettiğimiz malı değerine satmak istiyoruz, tarlada bırakmak istemiyoruz. Bu ilde GERÇEK ÇİFTÇİ OLARAK Sn. Rıza Posacı vardı. 50 yıldır, tek işi çiftçilik olan Sn. Rıza Posacı’yı tanıdım. Başka milletvekilinin tarımla uğraştığını görmedim. Röportajı şu hikâyeyle kapatalım: NASRETTİN HOCA “DAMDAN DÜŞENİN HALİNİ DAMDAN DÜŞEN ANLAR. BUNUN İÇİN BANA DAMDAN DÜŞENİ GETİRİN” demiş.
Sn. Rıza Posacı “Bu dönemde TBMM TARIM Komisyonu’nda görev alan hiçbir Aydın Milletvekili yok.” dedi.
Halkın vicdanı Aydınpost ve siz Ahmet Gözen Abimize bize bu imkânı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Aydınpost okuyucuları ve çiftçilerimize selamlar.
[article id=”5218″ color=”bg-primary”][/article]